Goncagül Haklar, Mart/Nisan/Eylül 2017
Avrupa’da modanın ve sanatın başkenti olan Paris, her ziyaretinizde sizleri kendine bir kez daha hayran bıraktıracak kadar eğlenceli ve dopdoludur. Tüm köşelerine yayılmış mimari şaheserleri, zengin müzeleri, ferahlatan park ve bahçelerinin yanı sıra ‘Seine’ nehrinin canlı enerjisi şehrin sizi kendisine çeken tılsımları sanki. Paris’in yeme-içme dünyası ise adeta her gün yeni bir oyunun sergilendiği capcanlı bir tiyatro sahnesi. Bu yazım için sizlere ünlü yerel ‘blogger’ tarafından önerilen ve bizzat denediğim yeme-içme mekanlarını derledim. Ama Paris’e giden bir gezgin şehrin çekiciliğine mutlaka kapılacaktır. Cuma sabahından başlayıp Pazar akşamüstüne kadar sürecek uzun bir hafta sonu süresince Paris’i etkin bir şekilde gezebileceğiniz rotalar ile başlayayım ve hafızaları tazeleyelim.
ROTA 1: LOUVRE MÜZESİNDEN ZAFER TAKINA…
Louvre Müzesi (Musée de Louvre)
Günlerce gezebileceğiniz ve antik çağdan günümüze sanatın değişim ve gelişimini takip edebileceğiniz müze sekiz bölümden oluşuyor: Doğu Medeniyetleri Eserleri, İslami Sanat, Mısır Eserleri, Yunan, Etrüsk ve Roma Eserleri, modern dönem için resim, heykel ve diğer sanat unsurları ile 1848’e kadar olan yazı ve resimler. Müze giriş biletini mutlaka önceden internetten almanızı öneriyorum.
Louvre Piramidi (Pyramide du Louvre)
Müzenin ana girişi olarak kullanılan ve 1989 yılında Amerikan mimar I. M. Pei tarafından yapılmış olan camdan piramit güneş ışığının zemin kata ulaşmasını sağlıyor. İlk yapıldığında müzenin bütünlüğünü bozduğu ve sanatsal olmadığı söylenen Louvre Piramidi bugün tarihe dokuya zarar vermeden müzeye giriş sağladığı için hoş görülüyor ve turistlerin çılgınca fotoğraf çektirdiği bir çekim merkezi oluşturuyor.
Palais Royal Bahçeleri ve Colonnes de Buren
Tuileries Bahçesi (Jardin des Tuileries)
Louvre Müzesi ile Concorde Meydanı arasında bulunan parkın toplam büyüklüğü 25 hektar. Kraliçe Catherine de Medicis için 1564 yılında Tuileries Sarayı’nın bahçesi olarak yapılmış olan alan 1667 yılında halkın kullanımına açılmış. Fransız Devrimi sırasında Tuileries Sarayı’nın yakılmış olduğunu da hatırlatayım. Bahçe boyunca rengarenk çiçekler, yürüyüş yolları, havuzlar ve heykeller bulunuyor. Paris halkının parkta keyif sürmesine özenmemek elde değil. Jardin des Tuileries’nin Concorde Meydanı’na bakan köşesinde ise Paris’in ünlü müzelerinden olan Orangerie Müzesi bulunuyor (Rouen ve Giverny’i anlattığım ve Paris ile sayfiyelerinde empresyonist ressamların ayak izlerini takip ettiğim yazımda ayrıntılı anlatımını bulabilirsiniz). Hazır buralardayken ünlü ‘Angelina Pastanesi’ne uğrayıp bir sıcak çikolata içmenizi de mutlaka öneririm.
Concorde Meydanı (Place de la Concorde)
Sekizgen yapılı olan Paris’in bu en büyük meydanında kral XVI.Louis, Marie Antoinette ve diğer birçok kişi giyotin ile idam edilmiş, hatta tam bu noktada Luxor Tapınağı’ndan getirilen büyük bir obelisk var. Meydanda Fransa’nın şehirlerini temsil eden (Bordeaux, Brest, Lille, Nantes, Rouen, Strasbourg ve Marseille) heykeller var.
Şanzelize Caddesi (Avenue des Champ-Elysées)
Dünyanın en ünlü caddesi olan ve Concorde Meydanı ile Zafer Takı arasında uzanan bu cadde 1667 yılında Louis XIV’nin bahçıvanı Andre Le Notre tarafından ‘Tuileries’ Bahçesi manzarasını genişletmek için yapılmış.
Büyük Saray (Grand Palais)
1900 yılında dünya fuarı için inşa edilen ve cam çatısı ile ünlü olan bu saray Şanzelize Caddesi’nin girişinde hemen solda bulunuyor.
Küçük Saray (Petit Palais)
Aynı etkinlik için yapılan ve Büyük Saray’ın yanında bulunan Petit Palais günümüzde Paris Güzel Sanatlar Müzesi’ne ev sahipliği yapıyor.
Zafer Takı (Arc de Triompe)
‘Louvre’ Müzesi ile Grande la Defense Takı arasında bulunan ve Napoleon’un zaferlerini taçlandırmak için yaptırdığı Arc de Triompe 1836 yılında Napoleon’un ölümünden sonra tamamlanmış.
Bu programa bahçelerden sonra Palais Garnier (Opera Binası) eklenebilir. Bu bina Charles Garnier tarafından İmparator Napolyon için barok tarzda inşa edilmiştir. Rehberli turlar ile gezilebilirsiniz ve içi gerçekten çok etkileyici.
ROTA 2: D’ORSAY MÜZESİNDEN HOTEL DE VILLE’E …
Concorde Meydanı’ndan karşı kıyıya geçmek için şehrin en şatafatlı köprüsü olan Pont Alexandre III’ü kullanarak güne başlıyoruz.
Musée d’Orsay
Seine nehri kıyısında 1900 yılında inşa edilen bir tren istasyonu içerisinde bulunuyor. 1961 yılında terk edilen bina 1978 yılında Başkan Giscard d’Estaing tarafından müzeye dönüştürülmüş. Muhteşem bir empresyonist resim ve Art Nouveau mobilya koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Müzenin giriş katında oryantalist ressamlara ayrılmış bir bölüm var ve Osman Hamdi Bey’in de bir tablosu burada sergileniyor. Musée D’Orsay biletinizi önceden aldığınızda zaman kaybı olmadan kolaylıkla gezilebiliyor. Gezerken de bir tren istasyonun nasıl değerlendirebileceğini görüp hayıflanmaktan başka bir şey gelmiyor elden (Ah keşke). Müze biletlerini önceden almak net olarak zaman kazandırır ve Musee d’Orsay çıkışındaki istasyondan tren aracılığı ile Versay Sarayı’na gidilebileceğinden ikisi bir arada tam günlük güzel bir program olur (Paris 2015 yazıma bakabilirsiniz).
Les Invalides
XIV. Louis tarafından 1671 yılında hasta veya gazilere sığınak olması için yapılan binada Napolyon’un mezarı da bulunuyor.
Lüksemburg Bahçesi (Jardin du Luxemburg)
Sorbonne Üniversitesi yakınında bulunan park Paris’in en popüler parkı olarak biliniyor.
Pantheon
XV.Louis 1744 yılında büyük bir hastalık geçirmiş, iyileşmesi durumunda St. Genevieve için bir kilise yapacağına söz vermiş ve iyileşince de Abbey Sainte Genevieve olarak bilinen bazilikanın yerine bu kiliseyi yaptırmış. İki yüz altı basamak ile ulaşılan kubbesinden Paris’i seyretmeye doyamıyorsunuz. İçinde Foucault sarnıcı da bulunuyor.
Pont Neuf
Seine Nehri üzerinde bulunan iki adadan biri olan Île de la Cité’ye ulaşmak için bu köprüyü kullanacağız. Adada IV. Henry’nin kararıyla 1607 yılında yapılan meydan Place Dauphine ve ünlü Notre-Dame Katedrali bulunuyor.
Notre-Dame Katedrali (Cathédrale Notre-Dame de Paris)
Gotik mimarinin başyapıtlarından olan Notre-Dame Katedrali 12.-14. yüzyıllar arasında yapılmış. Katedral içerisinde mücevher, heykel, resim, mobilya, madalya ve 12. yüzyıldan kalma cam pencere koleksiyonları görülebilir.
Sıfır Noktası (Zero Point)
Notre-Dame Katedrali’nin hemen karşısında bulunan ve şehrin merkezi olarak kabul edilen bu nokta diğer şehirlerin Paris’e olan uzaklığını hesaplamakta kullanılmış. Şimdilerde ise turistlerin üstüne çıkıp kendi ekseni etrafında 360 derece döndükleri ve bu sırada dilek diledikleri bir nokta.
Belediye Binası (Hotel de Ville-City Hall)
Şehrin en güzel binalarından biri. Özellikle gün batımında çatısı ve kulelerinde izlenebilecek ışık değişimini kaçırmamalısınız. Buradan şehrin bir diğer güzel parkı olan Place des Vosges’a yürüyebilir veya Centre Pompidau’da sanatsal dokunuşlarla güne son verebilirsiniz. Eğer güne parizyen tarzda güzel bir kahvaltı ile başlamak isterseniz ünlü Benedict ilk alternatif olmalı. Kahvaltı sonrası bu rotayı tam tersten uygulayabilirsiniz.
Centre Pompidau
1969 yılında Başkan Georges Pompidou’nun önerisiyle Paris’te modern sanata adanmış bir yer inşa etmek amacıyla yapılmış. Düzenlenen proje yarışmasına 650 proje katılmış ve Richard Rogers, Renzo Piano ve Gianfranco Franchini’ye ait bu proje yarışmayı kazanmış. Farklılığı bir bina değil, kendisinin de bir sanat eseri olması. Özellikle dış cephesi boyunca açılı olarak yerleştirilmiş kırmızı merdiveni binaya ayrı bir ruh katıyor. Yapı içerisinde müze, kitapevi, sinema ve panoramik bir teras bulunuyor. 20. yüzyıla ait yaklaşık 59.000 modern sanat eserine-ki aralarında Matisse, Kadinsky, Miro ve Picasso’ya ait olanlar da var-ev sahipliği yapıyor. Müze’de küçük gezginler de unutulmamış, siz müzeyi gezerken çocuklarınızın keyifle vakit geçirecekleri geniş bir oyun alanı var. Müzenin hemen yanındaki havuz da onlar için oldukça cazip.
ROTA 3: TERCİH SİZE KALMIŞ…
Sacre Coeur ile Eiffel kulesi arasında tercih size kalmış:
Montmartre Tepesi (Ressamlar Tepesi) ve Sacre Coeur Bazilikası
Paris manzarasının en güzel izlenebileceği ve ‘Sacre Coeur’ Bazilikası’nı bulunduğu bu tepenin en önemli özelliği ressamlara ev sahipliği yapması.
Sacre Coeur Bazilikası
Roma Katolik kilisesi ve küçük bazilikası olan bu yapı Hz. İsa’nın kalbine adanmış. Eğer tercihinizi Montmarte Tepesi ve Sacre Coeur’dan yana kullandıysanız Buvette’de keyifli bir pazar brunch’ı ile güne başlayabilirsiniz.
Eiffel Kulesi
Paris’lilerin hiç hoşlanmadığı ama Paris’in sembolü olan kule dünyanın en fazla ziyaret edilen turistik noktası. 1887 ile 1889 yılları arasında Gustave Eiffel’in firması tarafından, Fransız Devrimi’nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde düzenlenen Expo 1889 Paris fuarının giriş kapısı olarak inşa edilmiş. Kulenin mimarları Stephen Sauvestre ve Emile Nouguier. Cemal Süreyya Paris’i korse giymiş bir ‘A’ harfine benzetirmiş.
Trocadero
Paris’te, fıskiyeli havuzlarıyla ünlü Eiffel Kulesinin seyredilebileceği turistik bir meydan. Kuleyi sevmeyen Parisliler bu meydana gitmeyi pek tercih etmezlermiş.
Yeme-İçme Önerilerime gelince
Derriere–Dekorasyonunun sürprizleri anlatılacak gibi değil; her odayı, her kapıyı, her dolabı inceleyin-hangi kapının ardından ne sürpriz çıkacağı belli olmuyor. Her lezzetine bayılıyorum. Hele o ağızda patlayan yüzen ada tatlısı yok mu?
Ober Mamma–İtalyan lezzetlerinde zirve. Açık mutfak, ev yapımı makarnalar, harika bir ambiyans. Özellikle iç bölümün dekorasyonu çok farklı. Rezervasyon kabul etmiyor. Erken gidip sıraya girmelisiniz. Her şey muhteşem ama ev yapımı trüflü makarnasını özellikle öneriyorum, bakır bir kapta geliyor, bittiğinde tencerenin dibini yalamak istiyorsunuz.
Alcazar–Hem restaurant hem bar olan bu mekan Fransız lezzetleri ağırlıklı. Verdiğiniz paraya kesinlikle değer.
La Jacobine-Soğan çorbası için favorim. Öğlen yemeği için tercih edebileceğiniz bir pasaj içindeki minik mekanda yer bulmak her zaman kolay olmuyor, çok geç saatlere kalmamanızı öneririm.
- Alcazar
- Büyük Saray
- Centre Pompidau
- Concorde Meydanı
- Derriere
- Eiffel Kulesi
- Hotel de Ville
- Küçük Saray
- La Jacobine
- Les Invalides
- Louvre Müzesi
- Louvre Piramidi
- Lüksemburg Bahçesi
- Montmartre Tepesi
- Musee d’Orsay
- Notre Dame Katedrali
- Ober Mamma
- Palais Garnier
- Palais Royal Bahçeleri
- Pantheon
- Paris
- Place Dauphine
- Place des Vosges
- Pont Alexandre III
- Pont Neuf
- Sacre Coeur Bazilikası
- Şanzelize Caddesi
- Sıfır Noktası
- Trocadero
- Tuileries Bahçesi
- Zafer Takı