Goncagül Haklar, Ocak 2018
Küba ile ilgili yazdığım ilk yazımda Küba tarihinden kısaca bahsetmiş ve başkent Havana ile ilgili izlenimlerimi paylaşmıştım.
Küba’da görülebilecek diğer yerlere gelince:
Cienfuegos
Küba’nın bu güzel liman şehrinin adı, Küba Devrimi’nde en genç ölen kahraman Camilo Cienfuegos’tan geliyor. Küba’nın en verimli toprakları bu şehirde ve Fidel de bu şehri çok sevdiği için adını ‘Cienfuegos’ koymuş. Şehrin tam göbeğinde ‘Jose Marti Parkı’ var. Şehrin mutlaka görülmesi gereken katedrali ‘Catedral de la Purisima Conception’ ve Küba Tiyatrosu da burada. Sanata çok düşkün olan Kübalılar bütün maddi sıkıntılarına rağmen sanat binalarına çok önem veriyorlar. Cienfuegos kendi halinde, samimi gerçek Küba’nın hissedilebileceği bir şehir.
Havana ile Cienfuegos arası araba ile yaklaşık 2 saat 30 dakika sürüyor. Küba dahilinde araba kiralamak istiyorsanız bunu en az 3 gün öncesinden organize etmeniz gerekiyor. Araba kiralama özel şirketler tarafından yürütülsede devlet denetimi altında. Biz taksi kiralayarak ulaşımımızı sağladık. Havana ile Cienfuegos arası 250 Cuc tuttu. Beş kişi olduğumuz için oldukça hesaplı oldu. Yol boyunca güvenlik güçleri durduruyor ve denetim yapıyor. Yanımızda yerel biri olunca bu denetimler bizim için sorun teşkil etmedi. Ama durdurulan ve bekletilen araçlar gördük.
Cienfuegos 2005 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmış. Bunun sebebinin İspanyol aydınlanma uygulamasına ait Tomas Terry Tiyatrosu, Ferrer Sarayı (Palacio Ferrer), Valle Sarayını (El Palacio de Valle) gibi en iyi örneklerin bu kentte olması.
Trinidad
Cienfuegos ile Trinidad arası ise yaklaşık 1 saat. Taksi tek yöne 40Cuc istiyor ama bekleme de dahil olunca biz 100Cuc verdik. Bizim zamanlamamızda Trinidad’da konaklama ne yazık ki yoktu, ama vakti olanlar mutlaka konaklamalı. Burası 1514 yılında kurulmuş ve 1988 yılında UNECSO tarafından Kültür Mirası listesine alınmış. Şehrin tamamına yakını az katlı farklı renklere boyanmış evlerden oluşuyor. Şehrin arka sokakları film seti gibi. Küçücük daracık sokakları, mutlu insanları ve az katlı evleriyle, hiç acelesi olmayan bu şehir insana ayrı bir huzur veriyor. Sokakları her daim canlı, insanlar evlerinin önüne yayılıp muhabbet ediyor. Hatta, kapılarının önünden geçerken kendinizi evlerine misafir olmuş gibi hissediyorsunuz. Müzik ve dans hayatın bir parçası, her yaştan insanı müziğin ritmine kendini kaptırmış, dans ederken görmek çok olası.
Trinidad’ın en hareketli caddesi Calle Francisco Javier Zerquera (Rosario). Trinidad’ın ana meydanı Plaza Mayor. Holy Trinity kilisesi ile birlikte Trinidad’da bulunan bir çok müze bu meydanın yakınlarında bulunuyor. Kilise tamamlanma sürecinde maddi anlamda sorun yaşandığı için mimari açıdan biraz tuhaf. Sonradan tamamlamak ve düzeltmek istemişler, ancak bu sefer de UNESCO’nun listesine girmiş bulunduğu için üzerine oynamalarına izin verilmemiş. ‘Museo Nacional de la Lucha Contra Bandidos’da devrimde kullanılan tekne ve kamyon ile devrimle ilgili bilgi ve belgeler sergileniyor. Ayrıca San Francisco de Asis manastırı ile bütünleşmiş olan bu yapıdaki çanların yer aldığı kuleye çıkarak Trinidad seyredilebilir. ‘Museo Romantico’da ise 1800’lü yıllara ait mobilyalar, at arabaları, İspanyol ziynetleri, porselenler, tablolar ve heykeller bulunuyor. Yine şehrin tamamını görebileceğimiz bir kulesi de var.
Trinidad merkezine 12 km. uzakta olan Ancon Plajı, denize girmek için en ideal yer. Eğer Varadero’ya gidilmeyecekse (-ki hiç önerilmiyor, standart turistik sahil şeridi deniyor, hiçbir etnik özelliği yokmuş) mutlaka Playa Ancon’a gidip Karayip Denizi’nin keyfini sürmelisiniz.
Cayo Blanco de Casilda ise Trinidad merkezden satın alınabilecek turla 45 dakikalık bir catamaran yolcuğu sonrasında ulaşılabilecek Karayip denizinin ortasında yeralan bir ada. Adada en ilgi çekici durum ise dalgalarla adaya yerleşen tül ve kaya mercanı fosilleri. İguanaların ve deniz eklem bacaklılarının cirit attığı adada Karayip denizinin tertemiz sularında şnorkel yapıp, güneşlenilebilir. Discoteca Cueva de Ayala ise şehrin mağara diskosu. At turu ile gidilen Hoyo del Pilon şelalesi bir başka aktivite. Casa de la Musica Trinidad ise Trinidad’da akşam turistlerin de, lokallerin de akın ettiği eğlence mekanı. Burada mutlaka yapılması gerek ise La Chancancara’ya gidip aynı ad ile anılan bal ve romdan mamül içkisinden içmek.
Vinales
Vinales Havana’nın batısında ve gidiş taksi ile yaklaşık 2 saat sürüyor. Biz gidiş-dönüş 180Cuc verdik.
Kristof Kolomb’un “İnsan gözünün görebileceği en güzel yer” dediği vadinin özel bir kaya yapısı var. Bu kaya yapısı dünyada sadece burada ve Çin’de varmış. Ünlü olmasının nedeni ise bir kenarında yer alan dik ve sarp bir kaya üzerinde bulunan Brezilyalı ressam Diego Riviera’nın öğrencisi Leovigildo Gonzales tarafından yapılmış 120 metre yükseklik ve 180 metre genişliğinde Mural de la Prehistoria isimli evrim teorisini anlatan resim. Bu şaheser, kayalığa yapılmış en büyük resmi olarak biliniyor.
Vinales de gezilecek 2 tane de mağara var. Birincisinin girişi 3Cuc, yürüyerek geziyorsunuz ve çıkışında büyük mangalların da yer aldığı etnik bir yemek ortamı var. İkinci mağara ise kayık ile geziliyor ve girişi 5Cuc. La Cueva del Indio gezisi Küba’nın en beğenilen turistik çekim noktalarından.
Küba evlerinin en dikkate değer unsuru sallanan koltukları. Köy evlerinde bile mutlaka sallanan koltukları var.
Santa Clara
Che Guevara’nın şehri olarak bilinen Santa Clara, Küba’nın orta yerindeki Villa Clara bölgesinin başkenti. Küba Devrimi’nde “burayı alan Küba’yı alır” derecesinde kritik bir noktada olduğu için, ciddi anlamda önem taşımış. Che Guevara, bu kritik noktayı almayı başarmış ve Diktatör Batista, Santa Clara’nın kaybedilmesi üzerine 12 saat içerisinde ülkeyi terketmiş. Dolayısıyla Santa Clara, Ernesto Che Guevara’nın şehri olarak biliniyor ve her yerde anısı yaşatılıyor. Sokaklarda, caddelerde, evlerin içinde, restoranlarda, her yerde Che’nin yüzünü, sözlerini, ya da ona dair minnet içeren cümleleri görebilmeniz mümkün.
Santa Clara oldukça ufak bir şehir dolayısıyla günübirlik gezilebilir. Santa Clara, Havana’dan Viazul otobüs firmasıyla yaklaşık 4-4.5 saat sürüyor ve günde iki sefer yapıyor. Tek yön fiyatı ise 18 Cuc. Özel araç veya taksi ile yol 2.5-3 saat sürüyor.
Santa Clara’nın merkezi olan Devrim Meydanı’na giderken önce Monumento a la Tome del Tren Blindado (Müze Treni) gezilmeli. Devriminin en önemli zaferleri savaşın bitimine üç gün kala Santa Clara’da yaşanmış, 28 Aralık 1958 tarihinde modern Amerikan silahlarını taşıyan tren, Santiago Cuba’ya gitmek üzere seyrederken Che Guevara ve 300 gerilla bu treni Santa Clara’da ele geçirmiş, trende bulunan 2900 Batista askerini esir almış. Bu müzede dört vagon, ele geçirilen silahlar, iş aletleri sergileniyor. Buranın 200 metre ilerisinde ‘Comite Provincial’ binasının önündeki muhteşem işçilikli bir Che Guevara heykeli var.
Devrim Meydanı’nda ise Che Guevara’nın anıt mezarı, Che’nin Fidel Castro’ya yazdığı ve taş sütun üzerinde sergilenmekte olan son mektup ve Che Guevera’nın bronz heykeli bulunuyor. Che, 1967’de Bolivya’da öldürülmüş, fakat cesedi ancak 1997 yılında Küba’ya getirilmiş. Anıt Mezar’da Che Guevara ile birlikte Bolivya’da ölen 38 gerillanın yüz kabartmaları bulunuyor. Anıt mezarın içinde Che ve arkadaşlarının defnedildikleri günden itibaren sürekli yanan meşale de var. Che Guevara’nın heykelinin altında ‘Hasta La Victoria Siempre’ yazıyor yani ‘Zafere Kadar Daima’! Anıtın hemen yanında ‘Museo Historica de La Revolucion’ var. Bu müzede Che’nin çocukluğundan başlayarak gittiği bütün okullar, sınıf arkadaşları, üniformaları, anı defterleri, gazeteler ve pipoları var. Müzenin içinde fotoğraf çekmek yasak. Giriş ücretsiz ve pazartesileri kapalı.
Santa Clara, turistlerden arınmış arka sokakları ve güleryüzlü insanları ise tam bir gerçek Küba. Turist kalabalığı olmadan Küba’yı keşfetmek için ideal. Şehri tepeden görmek isteyenler ‘Loma del Capiro’ya (Capiro tepesi) gidilebilir.
Iznaga
Trinidad’a çok yakın. En önemli özelliği ise 45 metrelik La Torre Iznaga Kulesi. Kule 184 basamaklı. Zamanında köleleri kontrol amaçlı yapılmış.
Varadero
Varadero, Küba’nın kuzey kısmında Bahama denizine bakan bir tatil bölgesi. Burası ‘gerçek Küba’ ile ilgisi olmayan, turistler için oluşturulmuş adeta dev bir tatil köyü.
Santiago de Cuba
Küba’nın en batısında kalıyor ve Havana’dan arabayla yaklaşık 12 saat sürüyor.
Şehirlerarası ulaşımları Viazul otobüs firmasıyla da yapabilirsiniz. Örneğin Havana-Cienfuegos arası tek yön 25 CUC ama taksi ile 2.5 saat olan yol otobüs ile 5 saat sürüyor.
ROM
Küba demek, rom demek. Bu nedenle ayrı bir başlık açmamız lazım. Şeker kamışından üretilen, birçok yerde ‘korsan içkisi’ diye bilinen, adı dokuza çıkıp sekize bir türlü inmeyen rom, Küba’nın en önemli geçim kaynaklarından biri. Hatta Küba bazı dış borçlarını ödemek için rom vermeyi teklif edecek kadar ekonomisini buna dayandırmış durumda.
Dünyanın en çok satılan romlarından biri olan Bacardi, Küba çıkışlı. Santiago da Cuba’da küçük bir aile işletmesi olarak başlamış, yeni teknikler ile geliştirilmiş ve tüm Dünya’da tanınmış. Ancak günümüzde Küba’da Bacardi’nin adı geçmiyor. Nedeni konusunda söylentiler muhtelif. Bacardi’nin kendi sitesi de dahil birçok kaynak Küba Devrimi’nin ardından devletin tüm kuruluş ve şirketlere el koyması sonucu Bacardi ailesinin bu durumdan pek hoşnut olmayarak Küba’yı terk etmeyi seçtiğini söylüyor. Bacardi ailesi 59’daki Küba Devrimi sonrası “başlarım komünizminize, benim romum, benim kararım” deyip de ülkeyi terk-i diyar etmiş ama 1934’ten beri var olan ‘Havana Club’ ise olayı tam olarak sahiplenmiş. Hal böyle olunca Bacardi Amerika’da, Havana Club ise Küba’da tanınmış ve başlamış rom savaşları. Hatta Bacardi Havana Club adında bir rom bile üretmiş.
Romlar ‘Light Rom’, ‘Golden Rom’, ‘Dark Rom’’, Aged Rom’ gibi çeşitlere ayrılıyor. ‘Light’ olan romlar genellikle kokteyller için kullanılan, ‘white’ ya da ‘silver rom’ diye de geçen romlar. ‘Gold’ ve ‘Dark rom’ ise sek olarak içiliyor. ‘Dark Rom’ ve ‘Aged Rom’ daha iddialı içiciler için, daha uzun süre bekletilmiş, daha özellikli romlar.
Hemingway de romu çok severmiş rahmetli…
Havana’da puro da satın almak niyetindeyseniz, aynı zamanda rom da satın alabileceğiniz, hatta bunları yaparken kredi kartı da kullanabileceğiniz en klasik ve turistik yerlerden birisi ‘Partagás Cigar Factory’ imiş. Duty free’de de fiyatlar aynı. En beğenilen markalar Santiago de Cuba ve Ron Varadero. Puro alırken mutlaka kutunun içinde iki tane bandrol olmasına dikkat etmek gerekiyormuş.
Kokteyl meselesine de bir açıklık getirelim. İsterseniz içkide gelenekçi olun, isterseniz sırf kokteyl içicisi, Küba kokteyllerini denedikten sonra, “Allahım bunun içine ne koyuyor bu adamlar” demekten kendinizi alamıyorsunuz. Mojito rom, şeker (geleneksel olarak şeker kamışı suyu), misket limonu, karbonatlı su ve naneden oluşuyor. Ama Küba’lılar nane yerine ‘hierba buena’ adı verilen bir bitki kullandıklarını, o yüzden o kadar güzel olduğunu söylüyorlar. Cuba Libre ise kola, rom ve lim ile yapılan Küba’nın ikonik kokteyllerinden. Daiquiri ise aslında rom, lim suyu ve şeker şurubunun karışımı şeklinde hazırlanıyor. Fakat meyveli, frozen gibi versiyonları da var. Küba’daki Pina Colada ise tüm denediklerinizden farklı gelecek damağımıza. Rom, hindistan cevizi ve ananas suyu ile yapılıyor. Kremamsı olan ve ananas içinde geleni makbul.
KÜBA İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER
Konaklama
Dilerseniz otellerde, dilerseniz de halkın içine karışıp ‘Casa Particular’ adı verilen ve devlet kontrolündeki evlerde konaklanabilir. Ortalama otel fiyatları 90-300Cuc arasında değişiyor. Casa’lar ise 20-50Cuc. Casa, İspanyolca’da ev anlamına geliyor. Küba halkının yaşadığı evler özünde. Çoğu ‘casa’ların misafir odası restore edilmiş ve çoğunda ebeveyn banyosu da varmış. Yani evi Kübalı aileyle paylaşsanız bile çoğu zaman ayrı banyonuz oluyormuş. Eğer bir ailenin yanında rahat edemeyeceğinizi düşünürseniz, tamamını kiralayabildiğiniz ‘casa’lar da var. Gayet güvenliler ama hijyen ile ilgili uyarılar mevcut. Turistleri kandırıp “gel bizim ‘casa’da kal birader” diyenler oluyormuş. Bunlar genelde komisyon alan ve yasal olmayan ‘casa’lara yönlendiren kişilermiş. Aman dikkat!
Para Birimi
Küba’da halkın kullandığı Cup (Cuban peso) ve turistlerin kullandığı Cuc (Cuban convertible peso) olmak üzere iki para birimi var. 1€ = 1.15Cuc, dolar da bozdurabilirsiniz, fakat siz siz olun Küba’ya giderken yanınızda Euro veya Kanada Doları götürün. Çünkü Amerikan Doları bozdurduğunuz zaman %10 vergi kesiliyormuş. Cup ise 25 kat daha düşük bir para birimi, zaten turistler için değil, kendi harcamaları için kullanıyorlar. Yanınıza mutlaka kalacağınız gün sayısına yetecek kadar nakit para alın. Küba’da kredi kartı her yerde geçmiyor, geçse bile hatlarda sıkıntı olabiliyormuş. Ayrıca Amerikan menşeli kredi kartı kullanmamakta fayda oluyormuş. Para bozdurma işi de devlet kontrolünde. Eğer para bozduracak yer bulamadıysanız direkt bankalara yönelebilirsiniz.
Ulaşım
Pazarlık yaparak özel araçlarla ve taksilerle anlaşmak mümkün. Devletin ‘Viazul’ isimli otobüs firması da kullanılabilir. Dikkat edilmesi gerek nokta erken gelen oturur prensibi ile çalışmaları.
Havana’nın Jose Marti Havaalanı şehre çok yakın değil ve toplu taşımayla ulaşamıyorsunuz. Tek seçeneğiniz maalesef taksi. Merkeze 30Cuc (yaklaşık 25 Euro) civarı tutuyor. Ama illaki önce pazarlık. Şehiriçi taksiler çok pahalı değil. Şehrin bir ucundan diğer ucu 10Cuc civarında tutuyor.
Taksilerle ilgili bilmeniz gereken son detay: Eğer herhangi bir yere yetişmek konusunda aceleniz varsa, havaalanına geç kalıyorsanız falan sakın taksi çağırıp beklemeye çalışmayın. Biline ki, bu Kübalıların sülalesi rahat. Siz siz olun, Küba’da taksi çağırdığınız takdirde gecikmeleri hesaplayın.
Araba kiralama olanağı mevcut. Rex Car Rental önerilen firma.
İnternet
Küba’da internet sınırlı. Haliyle ‘Google maps’ çalışmıyor. Ben önceden indirip ‘off-line’ olarak kullandım, sorun yaşamadım. Küba her ne kadar ‘sokaklarında kaybolarak’ gezeceğiniz bir ülke olsa da, belli noktaları bir şekilde bulmamız gerekiyor.
Wifi noktaları genelde şehrin en ünlü otellerinin bahçesi veya şehir meydanları oluyor (zaten nerede kalabalık yere oturmuşsa orada bilin ki internet var). Wifi noktasına gelmek işi çözmüyor, birde satın aldığınız internet kartınız olmalı. İnternete erişim ise aşırı yavaş ve her site açılmıyor. Genelde durum “Ey internet geldiysen telefona iki kere vur!!!” kıvamında.
Alışveriş
Kadın gezginler için Küba’da üretilen Alicia krem şiddetle öneriliyor. Dört çeşidi varmış: Plasenta ve Aleo Vera’lı gece kremi, Propolis’li göz altı kremi, gündüz kremi ve ileri yaş kullanıcılar için özel bir krem. Satın almak için otellerin içindeki kozmetik dükkanları en ideal yerler, çünkü 6 ayda bir üretildiği için her yerde her an bulunmuymuş. Havana’daki Nacionel Hotel ve Park Central Hotel’de varmış. Plasenta ve Aleo Vera içeren Alicia Gece Kremi’nin fiyatı 12,75 Cuc imiş.
Küba’daki her eczaneden elinizi kolunuzu sallayarak ilaç alınmıyormuş. Belli başlı eczaneler turistlere ilaç satıyormuş ve reçete şartmış. Yanınızda gerekebilecek ilaçları götürmeyi unutmayın.
Vize
Yeşil pasaporta vize gerekmiyor. Vize almak için 2 fotoğraf ile Küba Büyükelçiliği’ni veya Küba Dostluk Derneği’ni arayıp onların yönlendireceği bir seyahat acentasına başvurmak gerekiyormuş. Mail yolu ile bilgilerinizi atılıyor, 2 iş günü içinde kargo ile vize geliyormuş. Vize pasaporta yapıştırılmayan, iki parçalı bir formmuş ve yarısı ülkeye girişte diğer yarısı çıkışta alınıyormuş.
Mevsim-Süre
Küba ekvatoral iklim ülkesi. Her daim sıcak ve nemli. Bazı dönemlerde bu sıcağa bol yağmur ekleniyor. Eylül ve Ekim kasırga ihtimali olan aylar olarak geçse de, kasırganın vurması çok nadir görülen bir durum. Aralık, Ocak, Şubat ayları Havana gezisi için en iyi dönemler, çünkü bunlar kuru aylar. En ıslak aylar ise Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül. Yanınıza havanın aşırı sıcak ve nemli olacağını hesaplayarak kıyafet alın yeter, bir de güneş kremi bulundurun deniyor.
Kısa kısa
- Küba’da prizler amerikan prizi. Giderken dönüştürücünüzü yanınızda götürmeyi unutmayın.
- Küba’da tüm olaylar İspanyolca cereyan ediyor, asla ingilizce konuşamıyorlar. Bazı café’lerde ingilizce menü açıklaması bile yok. Hatta bizim kırık dökük ingilizce konuşan taksi şoförlerini alınlarından öpesiniz geliyor. Kızım ispanyolca bilmiyor olsa özellikle Havana dışı organizasyonlarımızda bayağı zorlanırdık. Ama bizim için büyük bir şans olan ve sizleri de bu konuda rahatlatacak olan kişiyi yani Gilberto’yu tanıştırayım. Kendisi ingilizce, almanca ve fransızca konuşabilen alışılmadık bir Küba’lı. Amerikan ambargosuna rağmen Küba televizyonunda her cumartesi bir amerikan filmi oynarmış. Gilberto bu sayede ingilizce öğrenmiş. “Turistlerle iş yapmak istiyorsak, onların dilinden konuşmamız lazım” diyecek kadar da çözmüş işi. Aslında ayda 1.5Cuc karşılığında devlet lisan eğitimi veriyormuş. Bu sayede almanca öğrenmiş. Şu an fransızca öğreniyor ve bir sonraki hedefi italyanca öğrenmek. Bizim bütün ulaşım işlerimizi o çözdü. Daha önce gezdirdiği Türk turistler de varmış (telefonu: 005353906359). Kendisi gayet güvenilir ve dakik.
- Ancon Plajı
- Calle Francisco Javier Zerquera
- Catedral de la Purisima Conception
- Cayo Blanco de Casilda
- Cienfuegos
- Cuba Libre
- Daiquiri
- Discoteca Cueva de Ayala
- El Palacio de Valle
- Ferrer Sarayı
- Havana Club
- Holy Trinity kilisesi
- Hoyo del Pilon
- Küba
- Küba Tiyatrosu
- La Chancancara
- Leovigildo Gonzales
- Mojito
- Monumento a la Tome del Tren Blindado
- Mural de la Prehistoria
- Museo Nacional de la Lucha Contra Bandidos
- Museo Romantico
- Palacio Ferrer
- Pina Colada
- Plaza Mayor
- Rom
- Santa Clara
- Tomas Terry Tiyatrosu
- Trinidad
- Valle Sarayını
- Vinales