Goncagül Haklar, Mayıs 2017
Aloha!
Volkanik oluşumları, turkuaz rengindeki berrak sahilleri, şelaleleri, azgın dalgaları, hula dansı ve tropikal ormanlarıyla Hawaii turistler için kelimenin tam anlamıyla bir cennet. İnsanlarının sıcak yaklaşımı ve yardımsever davranışları sayesinde turistler bu adada yabancılık çekmiyor. Sanki bu adanın sıcak iklimi ve doğal güzelliği insanların ruhlarına yansımış.
Pasifik Okyanusu’nda bulunan Hawaii 132 adadan oluşuyor, ancak bu adaların 7 tanesinde yaşam var. Hawaii 21 Ağustos 1959’da Amerikan topraklarına katıldığı için en yeni eyalet durumunda. 1894 yılına kadar krallıkla yönetilen bağımsız bir ülke iken ABD’nin işgaliyle cumhuriyet sistemine geçilmiş ve 1898’ten itibaren Amerikan himayesine girmiş. Adaların en büyüğü ‘Big Island’ (Hawaii), en küçüğü ise Kahoolawe. Eyaletin başkenti Honolulu’nun bulunduğu adanın adı Oahu. Diğerlerine gelince Kauai, Molokai, Lanai ve balayı adası Maui sayılabilir. Devamlı süregelen volkanik patlamalar sayesinde adaların sınırları sürekli genişliyor. Zaten eski çağlarda sualtındeki dev yanardağların patlamaları sayesinde meydana gelen bu adalar topluluğunda Haleakala Krateri dünyanın en büyük uyuyan yanardağı. Kilauea ise dünyanın en aktif ve en büyük yanardağı. Kea Dağı okyanus tabanı hesaba katıldığında dünyanın en yüksek dağı ünvanına sahip. ABD’ye bağlı olmasına rağmen anakaradan tam 3700 kilometre açıkta bulunan bu adalar topluluğunda çoğu Asya kökenli olmak üzere yaklaşık 1,5 milyon insan yaşıyor. Birbirleriyle yoğun deniz ve havayolu bağlantısı olan bu adalar aynı zamanda Amerika’nın en fazla turist çeken eyaletlerinden biri olarak biliniyor.
Hawaii’nin iki resmi dili bulunuyor: İngilizce ve Hawaiice. Kulağa oldukça hoş gelmesine rağmen biraz zor bir dil Hawaiice. Aloha ise Hawaii dilinde merhaba, hoşçakal ve daha pekçok anlamda kullanılan en meşhur kelimesi. Mahola yani teşekkürler ise ikinci en çok bilinen kelime. Hawaii alfabesinde sadece 12 harf bulunuyor. Bazı kelimelerde 5 sesli harf arka arkaya sıralanabiliyor. Araya bir sessiz harf girip 5 tane daha sesli harfle devam edebiliyor ve bu kelimeleri telaffuz edebilmek gerçekten beceri istiyor. Dilin zorluğuna örnek vermek için Hawaii dilinde adanın resmi balığının nasıl söylendiğini sizinle paylaşayım: “Humuhumunukunukuapuhaa” (gözünü seveyim hamsi)!
Hawaii’de doğmuş en meşhur kişiler ise Barack Obama ve Nicole Kidman.
Kaptan Cook 1778 yılında mürettebatıyla birlikte adaya ayak bastığında yerli halk tarafından tanrı Lono olduğu zannedilmiş, çünkü vardığı gün o tanrı adına kutlamalar yapılıyormuş. Gemileri de yüzen adalar olarak yorumlanmış. Hawaii halkının binlerce yıllık köklü bir geçmişi var. Eski Hawaii adetleri yazı yerine sözlü anlatımı tercih ettiği için medeniyetlerinin tarihi ve değerleri hikaye anlatıcıları tarafından nesilden nesile aktarılmış.
Hawaii’yi tarih sahnesine taşıyan en önemli olay ise Honolulu’da bulunan bir askeri üs olan Pearl Harbor’a İkinci Dünya Savaşı sırasında Japonlar tarafından yapılan saldırı ile Amerika’nın savaşa resmi olarak giriş yapması.
Hawaii’nin tıbbi açıdan da önemli bir özelliği var. Ortalama insan ömrü olarak ülkenin en sağlıklı yeri. Stresten ve kargaşadan uzak bu eyalette doğan bir bebek ortalama 80 yıl yaşıyor. Ada halkının en büyük derdi o gün hangi kumsaldan denize gireceklerini seçmek sanırım!
Oahu adasında bulunan başkent Honolulu güzel kumsalları ve palmiye ağaçlarının yanısıra yüksek gökdelenleri ile standart bir Amerikan şehri görüntüsünde. Ama insanların kumlu ayakları ve mayoları ile şehirde dolaşıyor olmaları Hawaii’ye özgü hoş bir tezat yaratıyor. İsmi korunmuş körfez anlamına geliyor. Adanın resmi çiçeği ‘yellow hibiscus’ göz alıcı güzelliğe sahip. Yine dalları uzayıp kök olan ‘indian banyan’ ağacı adada sıkça görülen ilginç bir ağaç.
Güzel iklimi ile bilinen Hawaii’ye kar yağıp yağmadığını merak ediyorsanız, şaşıracaksınız ama sorunun yanıtı: “Evet”. Oahu adasında bulunan ve yükseklikleri 4000 feet’i bulan dağların zirvesine yağıyormuş. Oahu adasının güneyinde yer alan Waikiki bölgesi adeta ada ile özdeşleşmiş durumda ve başkent Honolulu’nun da en canlı mekanı olarak biliniyor. Adanın ünlü otelleri de yine bu sahilde sıralanıyor. Hava karardıktan sonra Waikiki Beach bölgesinde yapılacak bir yürüyüş size Hawaii hakkında ilk izlenimleri verebilir. Turistlerin tamamına yakınını akşam saatlerinde Waikiki’nin caddelerinde görmek mümkün. Akşam yemeğini yiyenlerden alışveriş için çılgınlar gibi mağazalara akın edenlere, hula dans gösterilerinin yapılacağı mekanlarda bekleyenlerden sahilde okyanusu seyredenlere kadar hemen hemen bütün turistler burada oluyor. ‘Waikiki Beach’, sönmüş bir yanardağ kraterinin bulunduğu ‘Diamond Head’ ile ‘Ala Moana Beach’ arasında uzanıyor. Sahilin bir ucundan diğerine yürüyerek yarım saatte ulaşmak mümkün. Eski günlerde kraliyet ailesinin en gözde sahili olan bu bölgede dünyaca ünlü oteller bulunuyor. Bunlar içinde en eskisi Royal Hawaiian Hotel. Sheraton’un sahildeki tarihi binasını da unutmamak lazım. Bunlar dışında Halekulani, Outrigger Reef, Princess Kalulani ve Hyatt otelleri de Waikiki’ye gelen turistlerin gözde konaklama merkezleri.
Sahilin en kalabalık caddeleri birbirine paralel uzanan Kalakaua ve Kuhio. Bu iki caddeyi birleştiren ara sokaklarda hiç boş değil. Caddelerin son bulduğu yerde ise Kapiolani Parkı başlıyor. Adanın en güzel parklarından biri olan Kapiolani aynı zamanda Honolulu Hayvanat Bahçesi’ni ve Waikiki Akvaryumu’nu da içinde barındırıyor.
Waikiki’nin bir başka gözde mekanı ise International Market. Turistik eşyaların satıldığı bu mekan neredeyse 24 saat kalabalık. Ücretsiz Hula dansı izlemek isteyenler de burada gösterinin yapılacağı saatlerde büyük kalabalık oluşturuyor.
İstanbul-Honolulu arasında THY’nın tarifeli seferleri var. Bu seferler San Fransisco veya Los Angeles üzerinden bağlantılı Amerikan havayolları uçuşları ile oluyor ve toplam yolculuk süresi 22 saati buluyor. Bu süreyi uzun bulanlar için Amerika’nın büyük şehirlerinin hemen hepsinden de Honolulu’ya uçmak mümkün. Ben programım gereği Houston’dan uçtum. Yolculuk süresi uzun olduğu için aktarma noktasında 1 gece konaklamalı gidiş ve dönüşü şiddetle öneriyorum, eğer business uçuyorsanız, o başka tabii!. Seferler United Airlines ile bağlantılı, uçağa girdiğinizde koltuk arkalarında ekran olmadığını görüp üzülmeyin, United Airlines’ın aplikasyonunu indirdiğinizde telefonunuz veya benzeri akıllı cihazlarınız ekrana dönüşüyor ve havayolunun sitesindeki bütün filmleri izleyebiliyorsunuz. Koltuk altlarında cihazlarınızı sarj etmek için prizler de bulunuyor. United Airlines uçak içinde yemek servisi yapıyor ama ücretli, dışarıdan yemek getirmeniz de mümkün, buna engel bir durum yok.
Honolulu’da pek de iyi olmayan bir toplu taşıma sistemi var. Özellikle çevreyi gezmek isteyenlere araba kiralamasını öneriyorum. Üstelik o güzelim dağların arasından, ormanların içerisinden veya nefis kumsalların kıyısından geçen yollarda araba kullanmak inanılmaz bir zevk.
Biz öğlen saatlerinde Honolulu’da olduğumuz için ilk günü dinlenme ve yüzme keyfi ile Honolulu merkezini gezmeye ayırdık. Konaklamamız Ala Moana oteldeydi ve şehir içinde her yere ulaşım açısından son derece pratik oldu. Havaalanından özel firmaların ‘shuttle bus’ları ile büyük otellere ulaşmak son derece kolay ve ucuz. Yüzmek için Waikiki plajı tercih edilebilir. Waikiki plajı çok kalabalıksa Ala Moana Beach Park’ta diğer bir seçenek ki otelin önünde olduğu için bir onu tercih ettik. Bu plajlar şehrin merkezinde olmasına rağmen hem kumsalın, hem de deniz suyunun temizliği ile şaşırtıyor. Akşamüstü güneşin batışı mutlaka izlenilmeli.
DIAMOND HEAD-HANAUMO BAY-WAIMANALO BAY-LANIKAI BEACH-SUNSET BEACH: Atın beni denizlere…
Honolulu gezim aynı zamanda iş gezisi olduğu için adayı keşfetmek için 1 tam gün ayırmıştık. İlk hedefimiz Honolulu’ya tepeden bakarak nefes kesici manzaralara şahit olma şansına erişeceğimiz Diamond Head’e tırmanmak oldu. Waikiki kıyısını tepeden gören ve Dünya’nın en fazla fotoğraflanan volkanik krateri olan Diamond Head içerisinde rüzgar tanrısına adanmış bir tapınak varmış. 1700’lerde batılı araştırıcılar parlayan kalsit kristalleri nedeniyle kratere bu adı vermişler. 1904 yılında askeri kullanıma devredilen alan, Oahu’nun askeri korunması için düzenlenmiş. Yaklaşık 1.5 km’lik dik patika, merdivenler ve tünellerden oluşan yolu 45 dk. içinde tırmandık. Çıkılan son noktada krater zemininde 171 m yüksekliğe ulaşılıyor. Tırmanırken bir taraftan da etrafımızda gittikçe güzelleşen manzaraları gözlemledik. İndikten sonra da tropik meyveli traşlanmış buz yemelisiniz, pek lezzetli.
Bu krateri hemen geçtikten sonra Oahu’nun ve genel olarak Hawaii’nin en zengin bölgesi çıkıyor karşımıza, Kahala. Kahala, milyon dolarlık malikanelerin olduğu klasik yazlık bir bölge. Eğer golfe merakınız var ise bu bölgeye göz atmakta fayda var. Sonraki hedefimiz Hawaii Kai. Burası denize açılan kanallar arasında son derece lüks evlerin olduğu resort tarzı bir yerleşim birimi. Yolumuzun üstündeki Waimanalo köyü dünyaca ünlü Hawaiili müzisyen Israel Kamakawiwoʻole’nin memleketi. ‘50 First Dates’ filminin ‘soundtrack’inde de yer alan ‘Somewhere over the rainbow’ isimli şarkısı adanın her yerinde kulağınıza çarpıyor ve adanın atmosferini mükemmel bir şekilde yansıtıyor. Sonrasında hedefimiz Hanauma Bay idi. Hanauma koyu milyonlarca yıl önce yanardağın patlaması ile lavların oluşturduğu çok güzel bir koy. Akvaryum koyu olarak da adlandırılan Hanauma Bay bir milli park ve adanın özellikle turizm açısından gözbebeği konumunda. Her gün dünyanın her yerinden binlerce insan belgesellerde gördüğümüz tropik balık, mercan ve diğer deniz canlılarını kendi gözleriyle görebilmek ve onlara değebilecek uzaklıkta beraber yüzebilmek için bu koya akın ediyormuş. Bizim gittiğimiz gün dalgaların yarattığı tehlike nedeniyle kapalıydı ve biz göremedik. Bu koy aynı zamanda harika resiflere, mercanlara ve tabii çeşit çeşit su altı canlısına ev sahipliği yapıyormuş. Dolayısıyla burası şnorkel ile dalmak için ideal. Unutmayın salı günü halka kapalı. Girişte resiflere daldığınız zaman neler yapabiliceğiniz ve neler yapmamanız gerektiği hakkında kısa bir film izlettiriyorlarmış. Su altındaki canlılara kesinlikle dokunmamamız gerektiği hatırlatılıyormuş. Girişi kişi başı 15 dolar. Verdiğiniz paraya kesinlikle değdiği söyleniyor. Hanauma koyunun tepeden bakıldığında çok güzel bir manzarası varmış. Burada güzel fotoğraflar çekebilir ve temiz havayı içinize bol bol depolayabilirsiniz. Sonrasında aşağıya iniş. Kısa bir mesafe, ama yürümek istemeyenler için 1-2 dolara aşağı indiren arabalar varmış. İçeride şnorkel ve palet kiralabiliyormuş.
Hemen Hanauma Koyu’nun yanında ikinci ünlü krater olan Koko Krateri var. İnsanlar bu kratere, üstüne boylu boyunca inşaa edilmiş upuzun bir merdivenden çıkıyorlar ve sonunda kraterin en tepesinde çok güzel bir manzara ile başbaşa kalıyorlar. Eğer yeteri kadar enerjiniz, iyi bir trekking ayakkabınız ve zamanınız var ise mutlaka tırmanın derim. Biz yapamadık, siz yapın.
Bu bölgeden Waimanalo Köyü’ne ulaşmamız yaklaşık 20 dakikamızı alacak. Bu köye giderken gördüğümüz yüksek yanyana dizilmiş görkemli dağların görüntüsü büyüleyiciydi. İnsan bu tip bir manzarayı hayatında daha önceden görmediği için çok farklı hislere kapılıyor. Bu dağlar bence Hawaii’nin simgesi, bu tropikal özel adaların karakteri. Dünyada belki de başka hiç bir yerde göremeyeceğiniz kristal şeklinde yanyana dizilmiş dağlar. Jurassic Park filminde helikopterlerin arasından geçtiği o güzel dağlar bunlar.
Bu arada Hawaii bir çok filme mekan olmuş bir eyalet. Oahu’da Lost ve Jurassic Park’ın çekildiği yerlere turlar düzenleyen şirketler var. Bunlara göz atabilirsiniz. Bu şirketler aynı zamanda katamaran turları, değişik trekking turları da düzenliyorlar. Bu şirketlerden en ünlüsü Kualoa. Kualoa aslında kocaman bir tarla ve sahipleri değişik film prodüksiyon şirketlerine arazilerini kiralıyorlar. Aynı zamanda bu arazilerinde de değişik atraksiyonlar düzenliyorlar, ATV gibi veya ata binmek gibi..
Waiamanalo Köyü’ne ulaştığımızda insanların yaşadığı basit, huzurlu ve sakin hayat bizi çok etkiledi. İnsanların doğa ile iç içe yaşaması, sosyal yapıyı çok etkilemiş. Hava adanın doğu kısmında yani Windward Coast kısmında genelde bulutlu çünkü adanın ortasından boydan boya geçen dağlara takılıyor doğudan gelen bulutlar ve yağmurlarını bu bölgeye bırakıyor. Böylelikle adanın Honolulu bölgesi genelde güneşli olurken diğer tarafı bazen kapalı oluyor fakat bulutlar çok hızlı hareket ettiğinden hava hemen açıyor.
Waimanalo plajı sonrasında Kailua şehrine doğru yol aldık. Burası doğu sahilinin en büyük kasabası. Aralarındaki mesafe zaten 15 dakika. Burada Oahu adasının bize göre en güzel plajı olan Lanikai Beach var. Çok güzel bir plaj ve çok güzel bir denizi var buranın. Hatta hayatımda böyle bir güzellik görmedim diyecek kadar iddialıyım (her gün Seyşeler’den Maldiv’lere dolaştığımı iddia etmiyorum tabii ki, karınca kararınca). Lanikai Beach’e mutlaka uğrayın. 2 tane kıyıya yakın ufak adaya ev sahipliği yapması da ayrı bir güzellik katıyor bu plajın manzarasına. Evler tabii harika fakat çok pahalı. En az 10 milyon doları gözden çıkartmanız gerekiyor bu güzel yerden ev sahibi olabilmek için. Tüm adada bulunan plajlar oldukça bakir. Hiç birinde soyunma kabini, tuvalet, yiyecek satan büfe, bangır bangır müzik vs. yok. Plaja gelenler şemsiyesinde yiyeceğine herşeyi kendisi getiriyor ve işin en güzel tarafı plajdan ayrılırken de pırıl pırıl bir kumsal bırakıyorlar.
Lanikai plajında verdiğimiz moladan sonra adanın kuzeyine doğru devam ettik. Sörfçülerin cenneti olan, dalgaların 15-20 metreyi bulduğu, mavi balinaların mola yeri olan ünlü kuzey yakası yani North Shore adanın kuzeyinde yer alıyor. Adanın en güneyinden yani Waikiki’den en kuzeyine gitmek otoyoldan yaklaşık 40 dakika sürüyor. Ben bu yolu değil, daha uzun süren sahil yolunu öneriyorum. Her kumsal mı bir öncekinden güzel olur! Doğa ana gerçekten oldukça cömert davranmış bu topraklara. Bitki örtüsünün, ağaçların ve çiçeklerin güzelliği inanılmaz. North Shore’da bulunan Waimea bölgesine her yıl binlerce sörfçü akın ediyormuş dev dalgaları kovalayabilmek için. Biz gittiğimizde de mevsimi olmamasına rağmen 1-1.5 m.lik dalgalar ve sörfçüler vardı. Waimea şelalesi de burada ama sezonda çok kalabalık oluyormuş. Pupukea Beach Park oldukça küçük ve sempatik bir plaj. Burada Hanauma Bay de gördüğümüz balıkların bir kısmını daha doğal bir ortamda gözlemleme şansı bulduk. Waimea Bay Beach Park’dan sonra adanın en güzel kumsallarından biri olan Sunset Beach Park var. Burada da bir mola kaçınılmaz.
North Shore’dan Haleiwa Plajı’na gidilebilir. Haleiwa North Shore’un en ünlü kasabası. Sörfçüler, lokaller veya buraya göç etmiş olanlar genelde Haleiwa içerisinde yaşıyorlar. Güzel bir kaç dükkan ve restoran varmış. Plajı çok ilgi çekici değil, çok daha güzel plajlar var doğu yakasında. Ocak – Nisan arası giderseniz mavi balinaları gözlemleme şansınız oluyormuş, aklınızda olsun.
Adanın en kuzeyinden batıya dönünce ünlü Dole Plantation bizleri karşıladı. Sanford Dole’un uzun süre önce kurduğu meşhur Dole ananaslarının yetiştirildiği tarlalar adanın en kuzey bölgesi olan North Shore’da bulunuyor. Sanford Dole, Hawaii eyalet olmadan önce daha ilk ABD topraklarına katıldığı tarihlerde yani 1900-1901 yılları arasında Hawaii’nin ilk valisi olmuş. Sanford Dole’un çok karanlık bir tarihi var. Adanın yerlileri doğal olarak sevmiyor. Hawaii daha önceden ataları markezyanlar olan yerliler tarafından monarşi ile yönetilmiş. Şehir merkezinde heykeli olan ve Oahu adasını çevreleyen anayolun ismini aldığı, tüm adaları kontrolü altına alıp birleştiren ve Hawaii’nin kralı olarak bilinen I. Kamehameha (Kameyhameyha) tarafından monarşik düzen başlatılıyor 1700’lerin sonlarında. İleride ABD ile olan çeşitli ticari münasebetlerden sonra Hawaii doğumlu Sanford Dole, Lanai adasını satın alıp, ünlü Dole ananaslarını ekmeye başlıyor. 1800’lerden günümüze çok şey yaşanmış bu adalarda. Dole ufak bir ordu ile kraliçeyi devirmiş ve bir çok yerliyi de katlemiş. Sonunda Hawaii Amerika topraklarına katılmış. Burada Dole ananaslarının tarihçesi anlatılıyor ufak bir tren turu da var tarlaların içerisinde. Biz buradan yaklaşık 50 dakikalık bir yolculuk ile otoyoldan merkeze döndük.
PEARL HARBOR: Tarihine sahip çıkmanın kanıtı…
Oahu adasından ayrılmadan önce son yarım günümüzü ayırdığımız Pearl Harbor 2. Dünya Savaşı tarihini ve etkilerini özetleyen büyük bir müze. İçinde pek çok anıt vardı, ama hepsini gezmek tüm günü alacağından, bence en meşhuru, USS Arizona Memorial tercih edilebilir. Bileti mutlaka önceden internet üzerinden alınmalı. Pearl Harbor’un sitesine girdiğinizde farklı turlar var, bunlar arasından bütçenize ve gönlünüze göre seçim yapabilirsiniz. Turlar sizi büyük otellerden servisle alıyor ve aldığı noktaya bırakıyor. Pearl Harbor’a kesinlikle, hangi boyutta olursa olsun çanta ile giremiyorsunuz.
USS Arizona Memorial’ına girmeden önce, yine bir zorunlu video izleniyor (22 dakika sürüyor). Ve burada, Amerikalıların vatanseverliğine bir kere daha hayran oluyorsunuz: “Telefonunuza bakmayın, yanınızdakiyle konuşmayın; askerlerimize saygı duyun. Hatırlayın, değer verin ve anlayın: Pearl Harbor!” mottosuyla geçen videoda, Pearl Harbor’ın Amerika’nın ordusunun limanı olduğu ve oraya “ne olur, ne olmaz” diye, her eyaletin adını taşıyan gemilerin getirildiği anlatılıyor. Burada 8 savaş gemisi varmış ve Japonlar 6 uçak gemisi ile 439 uçak ile saldırmış. Toplam 2 atak yapmışlar ve tüm gemilerin batırıldığını düşünerek 3. atağı iptal etmişler. Bu hava saldırıları ile 3 gemi kullanılmaz hale gelmiş: Arizona ve Utah hala sular altında, Oklohama çıkarılmış ama kullanılamaz haldeymiş. California ise yüzer haldeymiş ama Amerika’ya götürülürken batmış. Tüm gemiler içinde 18 gemi sonradan kullanılabilir hale getirilmiş. Bu bombalama ile yaklaşık 2500 Amerikan askeri ölmüş. Aslında Arizona, Utah ve Oklahoma gemilerinin üçününde “Memorial”ları var. En ünlüsü Arizona çünkü gemi tamamen batmış, içindeki askerlerle beraber, ve hala deniz altında görünüyor. Üstüne memorial yapılmış geminin ve belli saat aralıkları ile feribota bindirip, sizi oraya götürüyorlar. Gemiden hala aktif yağ sızıntısı varmış ve siyah gözyaşları deniyormuş. Şu an bu saldırıdan hayatta kalan 4 Amerika’lı asker varmış ve son asker de hayata gözlerini yumduğunda gözyaşlarının dineceğine inanıyorlar.
Ayrıca, kompleks içinde bir dizi müze var. Bunlardan ikisi ücretsiz, biri bombalama öncesi adadaki sosyal ve askeri hayatı, öbürü ise bombalamanın etkilerini anlatıyor. Örneğin Japonların geldiği radarda farkedilmiş, ama tatbikat sanılmış. İki adet de denizaltı periskopu var. Benim gibi periskoptan etrafın nasıl göründüğünü merak ediyorsanız, mutlaka denemelisiniz. Pearl Harbor’daki vatanseverlik duygusu derinden hissediliyor (bu arada kendileri sonra Hiroşima’ya atom bombası atmalarına, binlerce insanı katletmelerine ve yüzbinlerce insanı etkilemelerine rağmen, Amerikalıların kendilerini “mağdur” olarak göstermeleri şaşırtıcı, ayrıca biz Çanakkale Savaşı’nda haklı olduğumuz halde Şehitliğimiz dünyada ne kadar biliniyor diye düşünüyor insan)!
BAŞKA NERELER GÖRÜLEBİLİR?
Adanın doğu yakasında olan Byodo-In Japon budist tapınığı 1968 yılında adaya göç eden japonlara bir nevi sığınak hizmeti vermiş. Şu anda aktif bir tapınak değil, ama gidip bahçesinde dev gongu çalabiliyor, içeride isterseniz ibadetinizi yapabiliyorsunuz çeşitli tütsüleri yakarak. Manzara çok güzel. Dağların içerisine kurulmuş huzur dolu bir yermiş.
Batı sahilinde yol en kuzeyde Makaha noktasında sonlanıyor. Buradan sonrası trekking meraklıları için çok güzel bir rota imiş. Bir tarafta orman ve dağ, diğer tarafta uçurum ve de okyanus manzaraları izleniyormuş.
Kısa, kısa…
- Oahu Adası’nda bulunan Iolani Sarayı, ABD’nin tek kraliyet sarayı.
- Dünyanın tüm ananas ihtiyacının üçte birini Hawaii sağlıyor.
- Sörf ya da yerel lisanda “he’e nalu”, Hawaii adalarına yerleşmiş Polinezyalılar tarafından yüzlerce yıl önce keşfedilmiş bir spor.
- Hawaii’nin simgesi haline gelmiş hula dansı, aslında Hawaii tanrısı Luka’ya tapınmak adına yoğun eğitim almış adamlar tarafından icra edilen hareketler dizisinden oluşuyor.
- Dünyanın en büyük teleskopu ve en çok sayıda gözlemevi burada bulunuyor.
- UNESCO Dünya Mirası listesinde Hawaii’ye ait 2 yer var: Bunlardan biri Hawaii Volcanoes National Park.
- Sahillerde köpek balıklarına dikkat!
- Akşamı her gün Waikiki üzerinde yapılan hula danslarını izleyerek tamamlayabilirsiniz. Tarihten günümüze kadar gelen yerel şarkıları dinlerken Hawaii lisanının kulağa ne kadar farklı geldiğine hayret edeceksiniz. Daha profesyonel bir deneyim isteyenler, Polinezya Kültür Merkezi’ni ziyaret edebilirler. Sadece Hawaii değil, tüm Polinezya adalarının kültürünü ve yaşam tarzını büyük görsellikle ve eğlenceli şovlarla aktardıkları programları var.
- Maui Adası Hawaii’nin balayı şubesi görevi görüyor. Daha önce gittiğim için belirtmeliyim ki volkanik ve küçük bir ada olması nedeniyle plajlarında kumlar neredeyse siyaha yakın ve denizin rengi de hiç iç açıcı değil. Maui aynı zamanda başta Heleakala olmak üzere çok sayıda yanardağ barındırıyor. Konakladığınız otele göre 1-2 saat arasınde değişecek bir otobüs yolculuğu ile yanardağın tepesine çıkıp gün doğumunu izlemek gerçekten muhteşem oluyor. Lost dizisindeki birçok sahne buralarda çekilmişti.
- Ancak en güzel yanardağlar (başta Kilauea ve Mauna Loa) Big Island da denilen Hawaii Adası’nda. Özellikle patlama anlarından birine denk gelirseniz adanın çevresinde yapılan bot turlarına KESİNLİKLE katılın deniyor, çünkü dünyada böyle bir görüntüyü görebileceğiniz başka bir yer bulmak çok zormuş. Magmanın derinliklerinden gelip krater tepesini patlatarak sıçrayan lavların yolunu bulup yüksek uçurumların üzerinden okyanusa akmasına başka nerede tanık olabilirsiniz?
- Maui Adası’nda Hana’ya giden 68 millik yol, dünyanın en manzaralı yolları arasında. Bir araba kiralayıp başlayın turunuza, sadece birkaç saat içinde ıssız plajlar, şelaleler, bambu ormanları, lav akıntıları, ananas tarlaları ve en güzel okyanus manzaraları arasından geçeceksiniz.
- Kauai Adası dillere destan bir doğa barındırıyor, özellikle Waimea Kanyonu’nda yapılan yokuş aşağı bisiklet gezileri ya da 15 millik Na Pali Sahili’ndeki dimdik uçurumların gölgesinde rafting, yelkencilik ya da şnorkel gibi aktiviteleri ile oldukça ünlü
Yeme-içme önerilerime gelince
Öncelikle belirtmeliyim ki kapalı ada hayatı Kaptan Cook tarafından keşfedilip Dünya’ya açılınca bağışıklık sistemlerinin alışık olmadığı patojenlerle karşılaşması sonucunda yerel halkın %90’e yakını ölmüş. Mevcut halk ise daha çok Asya kökenliler, ama yüzyıllardır burada yaşıyorlar. Bu nedenle ada mutfağında Asya etkileri izleniyor. Buraya kadar gelmişken bu lezzetlerin tadına bakmadan olmaz.
Noi Thai Restaurant-Çiceklerle bezenmiş nefis Tayland yemekleri yiyebileceğiniz bu mekan kapalı ve klimatize. Başlangıçlar 10-14$, ana yemekler 20-30$ arasında değişiyor.
The Pig and The Lady– Vietnam mutfağından modernize edilmiş örnekler sunan bu mekana mutlaka haftalar önceden rezervasyon yaptırmalısınız. Lezzetler inanılmaz, dekorasyon şahane. Biz papaya salatası, pasifik istiridyeleri ve imza balıklarını tercih ettik. Hayatımızda yediğimiz en iyi balık yemeği olabilir, o derece yani. İstiridyelerin tanesi 4$, salatalar 14$, sıcak başlangıçlar 10-16$, noodle’lar 20$ ve anayemekler 30$ idi. Özel balıkları 55$ ama iki kişilik.
Doraku Sushi-Sushi mereklısıysanız mutlaka gitmelisiniz. Kapalı ve açık bölümleri var. Maki, nigiri ve sashimilerinden örnekler denedik. Hepsi başarılıydı. Avakadolu vejeteryan makisini, karides nigirisini ve ‘white dragon’u öneriyorum.
Leonard’s Bakery-Malasadas mutlaka denenmesi gereken bir lezzet. Malasadas hamuru, donat hamuruna çok benziyor. Bu Leonard’s Bakery’nin çok ünlü olma nedeni ise, malasadas’ları kesinlikle sıcak ve fırından yeni çıkmış olarak sunmaları. Vitrinde hiç bir ürün yok, siz sadece sipariş veriyorsunuz ve bekliyosunuz – onlar size fırından yeni çıkmış malasadas’ları getiriyolar. Hawaii’de Portekiz göçmenleri çoğunlukta ve tatlıları çok güzel. Bizim lokmanın kurusunu yani şurupsuzunu ama pudra şekerlisini düşünün sıcacık ve çıtır çıtır. Tabii içine çikolata da koyuyorlar, tercih sizin.
‘Hawaii’de mutlaka…
İzleyin-Günbatımı/gündoğumunu izleyin.
Yüzün-Birbirinden güzel sahillerde yüzün.
Hissedin-Sessizliği ve huzuru hissedin.
Tadın-Asya mutfağının birbirinden güzel örneklerini tadın.
- Ala Moana Beach
- Byodo-In Japon budist tapınağı
- Diamond Head
- Dole Plantation
- Doraku Sushi
- Haleakala Krateri
- Hanauma Bay
- Hawaii
- Hawaii Kai
- hula dansı
- I. Kamehameha
- indian banyan
- Kahala
- Kahoolawe
- Kailua
- Kea Dağı
- Koko Krateri
- Lanikai Beach
- Maui
- Maui Adası
- Noi Thai Restaurant
- North Shore
- Oahu
- Pearl Harbor
- Sanford Dole
- Sunset Beach Park
- The Pig and The Lady
- USS Arizona Memorial
- Waikiki Beach
- Waimanalo köyü
- Waimea Bay Beach Park
- Windward Coast
- yellow hibiscus