Nur Bilgin-Eylül’10
Bu bir ‘’görmemişin Amerika seyahati olmuş’’ yazısıdır. Eylül 13 – 28 arası New York ve diğer bazı şehirler için gezme-tozma ve yeme-içme raporu da diyebilirsiniz. Şahsen ben seyahate çıkarken birtakım bilgileri önceden bilmeyi isterdim. Ama çok azına ulaşabildim. O yüzden bu yazım vatana millete ve siz canım dostlarıma armağan olsun. Yazıda imla hataları gani gani. İdare edin.
Öncelikle Amerika veya başka bir yere giderken programınızı çok erken yaparsanız bilet fiatı ve oteller bi o kadar ucuz oluyor. Biz (ben, Turgay, Sema ve Turgut) seyahatten 3 ay önce anca programı toparladık o yüzden örneğin uçağa 2 kişi NY gidiş dönüş 4300 TL sulandık. Daha da acaibi aynı anda internetten biletleri alırken birden yer yok konumuna geçti ve Turgut telefonla bilet almak zorunda kaldı ve 4600 ödedi. Ekonomi tabii. Eğer 5 ay önceden olsaydı adam başı 1880 TL verecektik. THY büyük atakta diyorlardı doğruymuş valla. Bi yemekler geldi, Allah sizi inandırsın değme lokantaya taş çıkarır. Bu arada koltukları arkalardan seçenler çok isabet etmiş boş yerler vardı millet yayıldı bi güzel uyudu. 11 saat uçtuk ağabeycim boru değil. İnerken aşçıbaşı da uğurlama ekibindeydi. Süper oldu. Adama bol bol teşekkür etme imkanı bulduk.
Yola çıkmadan booking com. aracılığıyla Ramada Long Island City otelde yer ayırtmıştık. 8 gece 2 kişi oda kahvaltı 1450 USD. Ayrıca JFK’den otele transfer için internetten Carmine limo service ile anlaştık. Minibüs geldi 12 kişilik.Toplam 54 üş∂ ödedik. Mesafe 45 dk. sürdü. Şoför Çinli-Amerikalı ne dediğini anlayana aşk olsun. Anlamsız sohbetle otele vardık. Otel no smoking gruptan yani odaları geçtim, heryerde yasak. Paki’ler işletiyor. Lobi aynı zamanda kahvaltı bölümü. 4 masa ve bir kanepe var. Bu arada otel full çekiyor. O yüzden kahvaltı masasında yemek mucize kadrosunda. Semte gelince sevimsiz, pis ama ne yapcen daha iyi semtlerde fiat aniden katlanıyor. Mesela Manhattan da aynı kategoriye 2600 USD ödeniyor.Odalarda sorun yoktu. Temiz ve normal genişlikte. Yalnız cam 3 santim açılıyor. Klostrofobisi olana uymaz yani. Bu arada otel civarında yemek yenecek doğru dürüst bir yer yok. Odada sigara içmenin cezası 250 USD. Turgay’ın dayanma gücü 2 gün sürdü. Sonra tuvalete kapanıp havalandırmayı açtı ve dumanı klozete üfliyerek bir güzel içti. Değişik bir keyif tabii, ne diyeceksin! Allah’tan yakalanmadık.
Otel Queensbrough metrosuna 10 dk. yürüme mesafesinde. Metro ile Manhattan 13 dk. sürüyor. Toplam 25 dk. gibi bir sürede merkeze ulaşıyorduk. 10 dk. yürüme mesafesi az gibi gözükse de günün yorgunluğu üzerine bayağı koyuyordu. Adam başı 27 USD’ye 7 günlük metro/otobüs pasları aldık.
Bu arada metroya 5 dk. mesafede Holiday Inn oteli var. İnternetten bulunup o tercih edilebilir.
Sabah otelin iğrenç kahvaltısını geveleyip doğruca Rockefeller Centre’a gidip adam başı 79 USD vererek 6 atraksiyonu kapsayan city pass aldık. Bunlar City Cruise/Moma/Empire state/Metropolitan/National History of Art ve Roccefeller veya Gaugeinheim. Dikkat müze gezmelerinde çantanızda swiss çakı,törpü, tırnak makası bulunmasın sakın. Prosedürü uzun. Tutuklama yapmıyorlar henüz ama çıkışta onu geri almak için bayağı yürüyosun. Rockefeller tepesinde su 4 USD. Susamayın yani. O öğlen beyaz yakalıların rağbet ettiği revaçta bir Japon lokantası olan HARU da yemek yedik. Hemen yer bulamadık tabii. Biraz beklettiler, ama değdi doğrusu. Süperdi. İçki içmedik 4 salata 3 karides tabağı ve 1 spesial yemeğe 79 USD ödedik. Adresi internetten bulunuyor. Civarı dolaşıp New York’u tanımaya çalıştık öğleden sonra. Etraf uzak doğulu ve zenciden geçilmiyor. Şık denecek bir Allahın kulunu göremedik. Central parkın oralarda ki Apple mağazasına gittik. Bir şey almayacak olsanız bile kesin görün derim. Özellikle ödeme yaptığımız zaman teknolojinin ne noktalara geldiğini görmek çok ilginçti. Öyle kasaya falan gitmedik. Ürünü seçtik ortada dolaşan görevliye bir iki şey sorduk, bilgimizi aldık, satıcı ödeme şeklimizi sordu, kartı verdik. Elindeki makineden geçirdi, slipi verdi, haydi güle güle. Eğer değiştireceksen slipi kaybetme dedi, nitekim ertesi gün aldığımız bir ürünün lüzumsuz olduğuna karar verdik, gittik hiç soru sormadan ürünü geri aldı. Kartımıza iade işlemi yaptı bitti. Bu mudur? Budur. Akşam yemeği için Lexington Avenue üzerindeki Theodora İtalyan lokantasına gittik. Çok samimi bir ortamda leziz makarnalar ve 1 şişe şarapla 2 biraya 4 kişi 128 USD verdik.
Ertesi gün Gaugeinheim müzesini gezdik. Onur sanatçısı Kore’li bi dallama. Ne resimleri anlamlı, ne prodüksiyonları. Anlatan bile boş laflarla doldurmuş cd’yi. Ama tabii müzenin genel koleksiyonuna diyecek yok. Müze içinde fotoğraf ve video çekmek yasak. Sonra 5. cadde de yürüdük. Filmlerde gördüğümüz apartmanların önlerinden geçmek içinden çıkanları görmek çok hoştu. Metropolitan müzesinin önünde 5 zenci cazcı performans yapıyodu. Kendimizden geçtik. Ordan Times Square’e gelip ucuz ve salak ve iğrenç pizza ile karnımızı doyurduk. Bizim YKM ayarı olduğu söylenen Macy’i gezdik. Alınabilecek ürünler var. Ama genelde çok ucuz değil. Colombia erkek mont/yağmurluk 40 USD. Hazır o bölgede iken Phanthom of the Opera müzikaline bilet aldık. İstanbul da internet üzerinden fiat 128 USD/person idi. Biz 89 USD’ye aldık. Eğer vaktiniz varsa ve yaklaşık 2 saat kuyruğa razıysanız Time Square’de 59 USD’ye de bulunuyor. Gösteri Majestic Theathre’daydı. Önce tam tiyatronun karşısındaki dev pizzacıda yedik. Çok vasattı. Adını hatırlamıyorum bile. 1 şişe şarap 4 pizzaya 120 usd verdik. Gösteri salonu ve müzikal çok müthişti. Para ayırırız diyorsanız daha başka müzikalleri de görün derim.Özellikle ‘Sister Act’ müzikalinde aklım kaldı. Birde şık denecek hiçbir hatun yoktu, herhalde ağırlık turist olduğu için.
Üçüncü gün öğlene kadar Metropolitan müzesini gezdik. Acaip bir yer. Tabii aslında en az 2 tam gün ayırmak lazım. Bizim ki biraz aceleye geldi. Öğlen gene ucuz yollu geçiştirip, doğru China Town’a geldik. Abilerim, ablalarım NY gezisinin en lüzumsuz bölümüydü, sakın aynı hataya düşmeyin! Orayı görünce Mahmutpaşa’yı öpesim geldi. Allahtan hemen dibi ‘Little Italy’ dedikleri sokak. Daldık tabii. Sağlı sollu cafe ve lokantalardan müteşekkil bir caddemsi yer. Acaip eğlenceli. O civarda kahve içip Soho’yu gezdik. Oradan Broadway’e indik. Uygun fiatlı mağazalar var ama özellikle downtown Broadway’deki Prada mağazasını atlamayın. Müze gibi. Tasarımcısı ve iç mimarı çok başarılı. Tezgahtarlar o kadar şıktı ki, aklınız durur. Onların yanın da bizim özellikle benim görüntüm-Prada’nın temizlikçisi gibiydi. Akşamüstü Pradaya yakın bi barda şarap içip etrafı seyrettik, oradan çıkıp Union Square’e kadar yürüyüp eşimin yeğeni Aslı ve kocası ile buluştuk. Bizi Rosa Mexicana adlı çok şık ve kalabalık bir yere götürdüler. Ortaya karışık getirtip tattık. 1 şişe şarap ile 6 kişi 240 usd verdik. oradan gene Union Square’de L’eataly isimli muhteşem bir yere geldik. Dev bir dükkan. İçinde dondurmacı,market,şarap kavı ve bir sürü restaurant var. Kesinlikle görün derim. İtalyanlara mahsus soslar bölümü efsane tabii. Ama nasıl taşıyacaksın. Bu arada NY’da taksi bulana altın bulmuş muamelesi yapılıyor. Biz genelde metroyu tercih ettik. Peronlar ve metronun içi nasıl dar anlatamam. Üstüne bir de pis, evlere şenlik. Genelde metro çok yerin dibinde değil, o yüzden herhalde yürüyen merdiven olayı yok gibi. Ama öyle çok yorucu iniş çıkış yok.
Ertesi gün metroyla Time Square’e geldik oradan pier 83’e giden otobüse atladık. Klimanın soğutması maximumdaydı. Donma tehlikesi geçirdik. Elimizde ne kadar hırka şal varsa sarındık. Bahar veya yaz aylarında oralara yolunuz düşerse sakın hava sıcaktır diye yanınıza hırka almamazlık etmeyin. Hastalanırsınız kesin. İskeleden 1.5 saatlik circle cruise vapuruna bindik. Hudson ve East River üzerinde gezdirerek köprüleri, binaları ve hürriyet heykelini anlattılar. Açık havada oturduk. Anlatıcının İngilizcesi öylesine duru ve anlaşılır ki hiçbir sorun yaşamadık. Ağırlık turistler Amerika’nın diğer şehirlerindendi. Çok keyifli bir gezi, mutlaka programa alın derim. İnmeden önce hot dog yedik. Yemez olaydık. Bağırsaklar gitti. Gemiden inip tekrar Macy’e gittik. 1 saat dolaşmayı hedeflemiştik ama 40 dk tuvalet kuyruğunda bekleyince suya düştü tabii. Sonra Empire State binasına çıkıp NY’u seyrettik. Eğer Rockefeller’a çıktıysanız, Empire State’e gece gidin. Çünkü aralarında görsel açıdan bir fark yok gibi. Oradan Frick Collection müzesine geldik. Girişi adam başı 18 USD. Eşim’le ben girmedik. 5th avenue, 70th street devam edip Madison Square’de ki pahalı ve şık dükkanları gezerek Le Charlot adlı bir Fransız restaurantında konuşlandık. (Madison av. 69 st.)-çok elit bi yerdi. Yanılmıyorsam içkisiz 4 yemek için (pide tarzı) 92 USD verdik. Gece Union Squae’de Steak Frites diye mükemmel bir restaurantda akşam yemeği yedik. (9 east 16th nyc). Fransız olan müdür İstanbul’da bir firmayla yeni anlaşma yapmış, içki mönüsüne Efe rakıyı da katacakmış. 2 adet çok büyük deniz mahsülleri tabağı 1.5 şişe Fransız şarabı ve 4 irish cafe’ye 220 USD verdik. Ortam çok keyifliydi. Tabii sigara için ha bire kapı önüne çıkıyoduk. Bu arada NY’da lokantaların önüne sigara için çıkarken içkini alamıyorsun-yasak! Ah Nevizede, var mı lan bi eşin!
Sonraki gün Bloomingdale diye bir department store’u gezdik. Tasarımcı cenneti. Aklım sıra Marc Jacob’s çanta alacağım. Oldu canım, elin değmişken 2 tane al! Çünkü benim beğendiğim 12600 USD idi. oradan götümüze bakarak çıkıp Central parka kadar yürüdük. Faytoncu Roberto’ya 20 dk. için 50 USD sulanıp parkı şöyle bi gezdik. Bir uçtan öbür uca 4.6 km imiş. Filmlerde ki bir mekanda olmak çok mutlu etti bizi. Ama şöyle bir tesbit yapmadan geçemiyeceğim. NY seyahati bence en geç 45 yaşına kadar yapılmış olmalı. Biz gene epey yürüdük tabii ama, daha genç olsak daha mı keyif alırdık, daha mı az yorulurduk acaba diye düşünüyorum. Akşam Times Square’de Majestic Theatre karşısında Angus adlı bir restaurantta yemek yedik. Sıkı durun şimdi, restaurant girişinde koridor gibi bi yer var. Oraya minik bi bar ve tabureler ayrıca iki masacık koymuşlar ve içkini alıp o bölümde keyif yapabiliyosun. Onun için sigaracı dostlarım bu restaurantı not edin derim. Oradan yürüyerek Birdland Jazz Club’a geldik. Önceden yer ayırtmıştık. (8-9 avenue,west 44th street.314) girişte 20 USD adam başı verdik, ayrıca masada adam başı 10 USD harcamak mecburi. 1 şişe şarap ve peynir tabağı aldık. O akşam şansımıza çok ilginç bi gösteriye denk geldik. Amerikanın tanınmış ve yeni tanınan her yaşta caz sanatçıları (yaklaşık 15 kişi) teker teker çıkıp birer performance sergilediler. Kendimizden geçtik. Acaip eğlenceli bir de sunucu vardı. Yanımızdaki masada her halinden Teksas’lı oldukları belli olan bir aile gecenin sonunda nereli olduğumuzu sorunca ben İstanbul dedim. Ay arkadaşlar onlar ve etraftan duyanların tezahüratlarını size anlatamam, nasıl gururlandım… Sen neymişsin be abi oldum resmen.
- atlantic city
- city cruise
- duck tour
- empire state
- gaugenheim
- Manhattan
- metropolitan museum
- moma
- national history of art museum
- Rockefeller center